AİHM’in “Erdoğan’a hakaret” suçundan verdiği ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesi için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başvurusu

Diyarbakır Barosu, AİHM’in “Erdoğan’a hakaret” suçundan verdiği ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesi ve Şorli/Türkiye kararını izleme kapsamına alması için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK) başvurdu.

Başvuru dilekçesinde, “Erdoğan’a hakaret” suçundan Vedat Şorli’ye 11 ay 20 gün hapis cezası verildiği, cezanın 5 yıl ertelendiği ve AİHM’in Şorli davasında ihlal kararı verdiği hatırlatıldı. Kararla AİHM’in Türk Ceza Kanunun 299’uncu maddesinin değiştirilmesinin talep edildiği anımsatıldı.

AİHM’in düşünce ve ifade özgürlüğü yönünde verdiği kararla birlikte aynı zamanda “Erdoğan’a hakaret” davalarının sistemik bir sorun teşkil etmesi nedeniyle Sözleşme’nin 46. Maddesinin uygulanmasına da karar verdiği belirtilen başvuruda, ihlalin söz konusu metinden ve uygulamasından kaynakladığına karar verdiği kaydedildi.

“MADDE METNİ DEĞİŞTİRİLMELİ”

İlgili devletlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine göre hareket etmek zorunda olduğu vurgulanan başvuruda, AİHS hükümlerinden birisinin ihlalinin AİHM tarafından saptanması halinde davalı devletin ilgili yasayı, hatta anayasa hükmünü değiştirmesi Sözleşmenin bir gereği olduğu belirtildi. “Erdoğan’a hakaret” suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 299’uncu maddesinin Sözleşmenin ruhuna aykırı olduğu tespitinin yapıldığı hatırlatılan başvuruda, “Mahkeme’ye göre, böyle bir ihlalin giderilmesi ancak madde metninin değiştirilmesi ile mümkündür” denildi.

“HAPİS CEZASI KALDIRILMALI”

Söz konusu madde nedeniyle sistematik hak ihlalinin devam ettiği vurgulanan başvuruda, “AİHM kararlarında ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararlarında ‘Cumhurbaşkanına ya da diğer devlet görevlilerine hakaret’ suçlarının hapis cezasıyla cezalandırılmasının, bu konunun ceza yargısı içinde yer alması ihlal olarak değerlendirilmektedir. Bu yönüyle Türkiye Devleti’nin cumhurbaşkanı ya diğer devlet görevlilerine hakaret suçlarında öngörülen hapis cezasını kaldırması ve konuyu yalnızca ‘özel hukuk’ içinde tutması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.

Bu konuda açılan dava ve verilen mahkûmiyet kararlarının paylaşıldığı başvuruda, “TCK’nın 299. Maddesi otosansür iklimi yaratmakta ve aynı zamanda tutuklanma ve cezai takibata uğrama tehdidi oluşturmaktadır” tespiti yapıldı.

“YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMALI”

Başvuruda, baro tarafından tespit edilen ifade hürriyetine ve yetkililer tarafından etkin bir çözüm üretilmediği kanaati paylaşılarak, yargı pratiği ve iç hukuk mevzuatının, yapısal nitelikte temel hak ve hürriyetlerin ihlaline sebebiyet verdiği gözlendiği kaydedildi. Türk Ceza Kanunun 299’uncu maddesinin Bakanlar Komitesi’nin demokratik bir toplumda siyasi öngörülebilirlik ve gereklilik standartları açısından AİHM’in içtihadını tam olarak uyma şartını karşılamadığı vurgulanan başvuruda, “Bu doğrultuda, AİHM’nin Şorli /Türkiye kararı kapsamında, Sözleşmenin 46. Maddesi hükmü gereğince TCK’nın 299. Maddesinin yürürlükten kaldırılması gerekmektedir” diye belirtildi.

ŞORLİ KARARI HATIRLATILDI

Başvuruda, şu ifadelere yer verildi: “Hükümetten, Ceza Kanununun 299’uncu maddesinin uygulanması hakkında takipsizlik, mahkûmiyet ve beraat kararlarını içerir, soruşturma, tutuklama, ayrıntılı veriler sunması talep edilmelidir. Şorli/Türkiye kararının nitelikli izleme kapsamında alınması ve demokratik bir toplumum temel unsurları olarak ifade özgürlüğünün Bakanlar Komitesince yasama tedbirleri açısından daha sık ve düzenli aralıklarla gözden geçirmesi gerekir.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here